Tarihi Asansör, İzmir’in ilk akla gelen simgelerinden biridir. Karataş’ın dar sokaklarının ve dik yokuşlarının arasında ihtişamıyla karşılar. Bu yapı, sadece mühendislik harikası olmanın ötesinde, ayrıca şehrin sosyolojik dokusunu anlatan canlı bir arşivdir. Birçok İzmirli için özellikle birlikte anıldığı Dario Moreno ile birlikte, Asansör şehrin çok katmanlı, kültürlü ve sanata düşkün ruhunun en belirgin temsilidir. Bu tür simgeler, kentin resmi anlatılarının ötesine geçen “alternatif kentsel bellek” inşasında kritik bir rol oynar. Azınlık kimliklerinin ve kozmopolit geçmişin bu topraklardaki varlığını hatırlatır, kolektif hafızada unutulmaya yüz tutmuş bir katmanı canlı tutarlar.
Asansör’ün hikayesi, 1907 yılına uzanır. O yıllarda, Mithatpaşa Caddesi ile deniz seviyesinden takribi 50 metre yükseklikteki Halil Rıfat Paşa Semti arasında ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla Nesim Levi Bayraklıoğlu tarafından rivayete göre, yaşanan bir kaza sonrası yaptırılmıştır. Asansör*, fiziki bir engeli aşmanın ve kolaylık sağlamanın ötesinde, şehrin "aşağısı" ile "yukarısı" arasındaki mesafeyi kısaltarak kent yaşamının demokratikleşmesine hizmet etmiştir. Bugün dahi, o asansöre bindiğinizde, yalnızca coğrafi bir yüksekliği aşmazsınız, aslında zamanın ve kültürün katmanları arasında kısa bir yolculuğa çıkarsınız.

Asansöre varmadan önceki en güzel geçişlerden biri ise Dario Moreno Sokağı’dır. Bu iki isim –Tarihi Asansör ve Dario Moreno– İzmirliler için birbirinden ayrı düşünülemez. Moreno, 1921’de İzmir’de doğmuş, ardından sesiyle tüm dünyayı büyülemiştir. Sanatçının hikayesi, bu şehrin kozmopolitliğini yansıtır. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, İzmir’in o renkli, çok dilli sokaklarında büyümüş, daha sonra Fransa’ya giderek orada uluslararası bir yıldız olmuştur. Ancak önemli olan, nereye giderse gitsin İzmir’i ve İzmir’e olan sevgisini hiç yitirmemiştir. Onun sesi, şehrin sesi olmuştur. Tıpkı 'İzmir'in Kavakları'nda, şehrin kavaklarının gölgesinde, hissettiği o tarifsiz özlemi tüm dünyaya duyurduğu gibi…
Bu sokakta yürürken, zihninizde onun ölümsüz şarkıları ister istemez yankılanır. Asansöre bindiğinizde veya seyir terasında İzmir'i seyrederken, hoparlörlerden yükselen o tanıdık ses sizi karşılar: 'Canım İzmir'im. Bu, sadece bir anı değil, bir aidiyet hissidir. Dario Moreno, İzmir’in kaybettiği ama hiçbir zaman unutmadığı o çok kültürlü geçmişinin yüzüdür. Tarihi Asansör ise onun bu şehirde bıraktığı izin, adeta somutlaşmış halidir. Asansör, insanları fiziken yukarı taşırken, Dario Moreno’nun müziği ve hikayesi de bizi bu şehrin manevi ve kültürel derinliğine yaklaştırır.
Bu yapının ve sokağın arşivlerde yer alması gereken en ilginç ve önemli yanı, bir arada yaşama kültürünün nadir ve hala ayakta duran bir nişanesi olmasıdır. Burası, taş ve betonun ötesinde, bir hafıza mekanıdır (lieu de mémoire).
Tarihi Asansör ve Dario Moreno Sokağı, İzmir’in sadece turistik noktası değil, onun sosyolojik kimliğinin bir yansımasıdır. Biri fiziki mesafeleri, diğeri kültürel ve duygusal mesafeleri aşmanın sembolüdür. Bu simgeler, İzmir’i İzmir yapan değerlerin –hoşgörü, çoğulculuk ve sanat sevgisinin– bir timsali olarak korunmalı ve gelecek kuşaklara bu hikayesiyle birlikte aktarılmalıdır.
*1942 yılında iş insanı Şerif Remzi Reyent’in mülkiyetine geçen Asansör, 1960’ta belediye ile yaşanan anlaşmazlık sonucu kapatıldı ve depo işlevi gördü. Reyent’in 1973’te vefatıyla kaderine terk edilen yapı, uzun yıllar atıl kaldıktan sonra yeğeni Ayla Ökmen tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlandı.