19.yüzyılda Avrupa kıtasında atılan bilimsel adımlar, toplumların gündelik yaşamlarında büyük değişimler yaratan icatlarla taçlandırılmıştır. 20.yüzyılın ilk yarısında yaygınlaşan ve gündelik hayatın bir parçası haline gelen radyo, geleneksel iletişim anlayışında köklü bir değişim yaratmıştır. Kısa sürede toplum hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru, zenginliğin önemli bir göstergesi ve kahvehanelerde dinlenen “ajans haberleri” ile dış dünya ile bağlantı sağlayan “sihirli bir kutuya” dönüşmüştür.
Günümüzde artan iletişim kanalları nedeniyle radyonun görünürlüğü azalsa da hâlâ yolculukların en güzel arkadaşı, nostalji dünyamızın büyülü sesi olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.1920’li yıllardan itibaren yaygınlaşan radyo, Türkiye’ye çok hızlı bir şekilde girmiş, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. İstanbul’da başlayan amatör radyo yayıncılık girişimlerini, 1927 İstanbul ve Ankara Radyosunun kuruluşu takip etmiştir. Türkiye’de gerçek anlamda ilk radyo yayını, 6 Mayıs 1927 tarihinde İstanbul’da başlamıştır. İstanbul Osmaniye’de, Büyük Postane'nin kapısı üzerine yerleştirilen 5 kW güce sahip vericiden halka müzik dinletilmiştir. Aynı yerde küçük bir odaya mikrofon yerleştirilerek radyo stüdyosu oluşturulmuştur. Radyo alıcıları yaygın olmadığı için, yayını dinlemek isteyenler, postanenin önüne gelerek yayınları dinlemiştir.
İstanbul Radyosunu Ankara Radyosu takip etmiş, telsiz ve telgraf istasyonunun inşaatının tamamlanmasıyla, 18 Kasım 1927 tarihinde törenle hizmete sokulmuştur. Orta dalga üzerinden yapılan yayın, önce Yenişehir'den daha sonra Cebeci'den sürdürülmüştür. 1937 yılında Ankara ve İstanbul Radyosunun işletilmesi PTT’ye devredilmiş, bu sayede, radyo yayınlarının devletin kontrolüne geçmesi sağlanmıştır.
Radyonun kurulmasında, gerek Atatürk'ün gerekse diğer devlet adamlarının olumlu yönde tavır sergilemeleri ve bu işi bizzat desteklemeleri, radyonun yeni kurulan rejimin desteklenmesi ve yerleştirilmesi yönünde önemli bir işleve sahip olabileceğini kavramaları etkili olmuştur. Radyoya olan ilgiyi artırmak ve radyo üzerinden halka politik eğitim vermek isteyen Hükümet, 1932 yılında ülke genelinde açılan Halkevleri ve Halkodalarında radyo dinlenmesi için bir genelge göndermiştir. Bu durum radyo kullanıcı sayısının artmasına neden olmuştur.
İstanbul ve Ankara’dan sonra İzmir’de de bir radyo istasyonun kurulması yönünde bazı adımlar atılmıştır.
“Fuar Radyosundan” İzmir Radyosuna
İzmir Radyosunun kuruluşuna doğru atılan ilk adım, Ağustos ayında faaliyete geçen İzmir Fuarı sırasında halka radyo dinletilmesidir. İzmir Belediyesinin gayretleri ile Hilkat Bolulu Firmasına kurdurulan İzmir Radyosunun, 3 Ağustos 1950 tarihli ve 3/11653 Sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla İzmir Belediyesi tarafından geçici olarak tesis ve işletilmesine izin verilmiştir.

İzmir Radyosu, Ağustos 1950’de fuar alanı içindeki Kültürpark’ta, “Fuar Radyosu” olarak yayına başlamıştır. İzmir Fuarının açık kaldığı 20 Ağustos-20 Eylül 1950 tarihleri arasında 47,62 m 6300 kilosikl dalga uzunluğu üzerinden aralıksız yayın yapmıştır.
İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül gününde özel bir program yapan radyo, İzmir-Eskişehir güreş karşılaşmasını, Perihan Altındağ Sözeri, Lütfi Güneri, Mualla Gökçay ve Celal İnce’nin konserlerini, 17 Eylül 1950 tarihinde İzmir Belediye Başkanı Rauf Onursal’ın konuşmasını ve Fuar kapanış konuşmalarını canlı olarak yayınlamıştır. Gerekli teçhizatla donatılan bir otomobil de seyyar canlı yayın hizmeti vermiştir. İzmir’in fuarının kapanması ile birlikte, radyonun yayını da sona ermiştir.
Halktan yoğun ilgi gören radyonun, fuar zamanı dışında da yayın yapması için İzmir Belediyesi harekete geçmiştir. Belediye Başkanı Rauf Onursal, radyo ekipmanlarını Hilkat Bolulu’dan satın almış ve belediye bünyesinde bir radyo kurulması için hükümetle temasa geçmiştir. 16 Mart 1951 tarihli ve 3/12674 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla radyo, İzmir Belediyesi tarafından devamlı olarak işletilmeye başlanmıştır. Böylece kısa dalga üzerinden yayın yapan İzmir Radyosu, 24 Mart 1951 tarihinde sürekli olarak yayına başlamış, Trakya ve Ege Bölgeleri de İzmir Radyosu yayın alanı kapsamına alınmıştır.
İzmir Radyosunun yayın hayatına başlaması nedeniyle yapılan törene Belediye Başkanı Rauf Onursal, şehir meclisi üyeleri, Amerikan Konsolosu Mr. Rivinus, Amerikan Haberler Servisi Başkanı M. Mc Vitty, Hava Tümgenerali Asım Uçar ve basın mensupları katılmıştır. Tören saat 11.30’da Belediye Başkanı Rauf Onursal’ın İzmirlilere hitaben yaptığı bir konuşmayla başlamıştır. Belediye reisi yaptığı konuşmada yayına başlayacak olan radyo istasyonunun önemini belirtmiş ve bu suretle İzmir’in sesini Türkiye’ye ve bütün dünyaya duyurmanın mümkün olacağını ifade etmiştir. İzmir Radyosunun sinyali olarak, Harmandalı Zeybeğinin ilk melodisi davul ve zurna ile karışık olarak kullanılmıştır.
27 Mart 1951 tarihinde Asım Kültür tarafından Yeni Asır Gazetesinde kaleme alınan “İzmir Radyosu” başlıklı makalede şunlar ifade edilmiştir;
“İzmir’in küçük radyosu; İzmir’in uzak yerlere kadar sesini duyurabilecek bir kudret cihazı olacaktır. Bu dünyada seslerini duyurmağa muvaffak olanlar, haklarını daha kolaylıkla elde ediyorlar. Kudretli bir ses kuvvetli bir varlığın muvaffakiyet vasıtasıdır…
İzmir’in küçük radyosu, bugün yeni doğan bir bebekten farklı ve ayrı bir varlık değildir. Onun için her yeni doğan çocuk gibi, sevimlidir. Sesi de, ilk zamanlarda, belki biraz pürüzlü olacaktır; fakat haftalar geçtikçe İzmir’in duygusuna uygun bir ahenge kavuşacağından şüphemiz yoktur”.

1952 Yılında İzmir Radyosu
Reklam Satış Dergisi 1951 Radyo Televizyon Yıllığı
İzmir Radyosunun müdürlüğüne, İzmir Belediyesi Yazı İşleri Müdürü Rüştü Şardağ getirilmiştir. Rüştü Şardağ’dan sonra 1951 yılında İzmir Enternasyonal Fuarı Müdürü Yüksek Mühendis Ferruh Örel, 1952 yılında Ümit Halit Demiriz, 1955 yılında Ankara Radyosu Söz Yayınları Şefi Hikmet Münir Ebcioğlu, 1956 yılında İstanbul Radyosu Başspikeri Baki Süha Ediboğlu ve Kanuni Necdet Varol İzmir Radyosunda müdür olarak görev yapmıştır.

İzmir Radyosunun Ses ve Saz Sanatçıları İzmir Radyosu Önünde
Arka Sırada ve Ortada Duran Gözlüklü Kişi Radyonun Müdürlüğüne Atanan İzmir Belediyesi Yazı İşleri Müdürü Rüştü Şardağ
Radyo Haftası Dergisi 1951

Mehmet Ali Hoşkan, “İzmir Radyosu Spikerleri”, Radyo Alemi Dergisi
Kültürpark içinde faaliyet gösteren İzmir Radyosunun binasının yetersiz gelmesi üzerine, Kültürpark Dokuz Eylül Kapısından girince sağda kalan Atlı Spor Kulübü binasına taşınması kararlaştırılmıştır. Radyonun kurucusu Mühendis Hilkat Bolulu İzmir’e çağrılmış, onun hazırladığı rapor çerçevesinde yeni binada bazı tadilatlar yapılmıştır. Taşınma nedeniyle kısa süreliğine yayınlarını durduran İzmir Radyosu, 20 Ağustos 1951 tarihinde, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhlis Ete’nin açılış konuşması ile yeni binasında hizmet vermeye başlamıştır. İzmir Radyosu yeni binasında pek çok yeni teknik özelliklere kavuşmuştur. Verici cihazı, müstakil bir küçük ev içine yerleştirilmiş, yeraltı kablosu ve havai tellerle cereyan verilmiş ve stüdyo ile irtibat tesis edilmiştir. Bu suretle cihazın ısınması, dolayısıyla hem kendine hem seslere tesir etmiş olması önlenmiştir. İkinci olarak radyoda iki stüdyo binası oluşturularak “sanatkârlar açıkta, park içinden akort yapmak zahmetinden kurtarılmıştır”. Bu stüdyoları yukarıdaki müstakil odasından teknisyen idare etmiştir. Bu suretle girip çıkışı idare etmek için konulan zaruri ara plakların yayını sona ermiştir. Büyük seanslar için ayrılan 1 numaralı stüdyo, yumuşak çeloteksle kaplanmış ve akustiği düzenlenmiştir. Müdür odasına konan bir tablo üstündeki ışıklar vasıtasıyla, stüdyolardaki emisyon vaziyetini takip etme imkânı doğmuştur.

Önde: Zehra Hoşkan, Edip Erten, Tomris Yazıcı.
Arkada Soldan İtibaren: Kemal Mısırlı, Behiç Üsküdarlı, Mehmet Kasabalı, Kerim İleri ve Fikret Karahan
Radyo Alemi Dergisi
İzmir Radyosu ise ilk günlerde sadece cumartesi ve pazar günleri, saat:10:00 - 14.30 ile 17.00 - 21.30 arasında yayın yapmıştır. Radyo yayınında Ege müzik folkloru, klasik müzik, İzmir’in yetiştirdiği kıymetler, tarihî akideler, skeçler, Ege mitolojisi, coğrafi hususiyetler, İzmir basınından özetler, çocuk saati başlıklı konuların işlenmesine ve her hafta Atatürk için özel bir bölüm ayrılmasına karar verilmiştir. 1951 yılında, İzmir Radyosu bünyesinde daimi bir saz kadrosu kurulmuş, oluşturulan Doğu ve Batı müziği ihtisas heyetleri de radyoya yeni sanatçılar kazandırılması için çalışmışlardır.
İzmir Radyosu, 1 Mart 1952 tarihinde belediye tarafından Basın Yayın Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. 1953 yılında yapılan düzenleme ile devlet radyosu hâline getirilen İzmir Radyosu hakkında, Radyo Âlemi adlı dergide şu ifadelere yer verilmiştir;
“Memleket artık bugün üçüncü devlet radyomuz olan İzmir Radyosunu da diğer radyolarımız gibi derin bir muhabbet ve taktirle kucaklamış bulunmaktadır. Gerçi voltaj seviyesi itibariyle bu istasyonumuz şimdilik yurdumuzun her tarafından pek iyi dinlenemiyor ise de, dinlenebildiği yerlerde geniş bir alaka ile takip edildiği aşikâr bir hakikattir”.
1953 yılında, halk musikisinde daha kaliteli hizmet vermek amacıyla, radyo idaresi Muzaffer Sarısözen’in tavsiyesiyle Mustafa Hoşsu’yu halk musikisi bölümüne şef olarak atamıştır. Mustafa Hoşsu, kısa bir zamanda dinleyicilerin takdirine mazhar olmuş, Yurt Türküleri Korosunu yönetmiştir. 1955 senesinde Muzaffer Sarısözen ve Halil Bedii Yönetken İzmir’e geldiklerinde Mustafa Hoşsu’nun çalıştırdığı koroyu dinlemişler ve muvaffakiyet gösteren bu koronun adının değiştirilmesini uygun görerek, bugüne kadar Yurttan Türküler adı altında neşriyatlar yapan koronun bundan böyle Yurttan Sesler adı altında çalışmasını istemişler, radyo idaresi de bunu memnuniyetle kabul ederek, diğer radyolarda olduğu gibi koro, “Yurttan Sesler”, adını almıştır.
İzmir Radyosu programlarını geliştirmek için oldukça kısıtlı olanaklarla çalışmalar yapılmıştır. Yerli elemanlar yetiştirmek amacıyla kurum bünyesinde akademik bir çalışma sistemi kurulmuştur. Sabahları Edip Erten, Mehmet Kasabalı, Fikret Karahan, Ali Duyarlar gibi müzik hocaları tarafından solfej, nota, usul dersleri verilmiş, öğleden sonra ise saat 14.00’e kadar sonraki günün provaları yapılmıştır. Niyazi Erten Kuarteti ile Şefik Uyguner Triyosu adında iki caz orkestrası bulunan İzmir Radyosunda, Batı müziği programlarına ağırlık verilmiştir. Radyo bünyesinde Güzin Ergün, Müjgan Akçeli, Mürvet Güdücü, Güzide Çelebi, Fikret Karahan, Kemal Mısırlı, Alaettin Şensoy, Adem Özesmer, Emin Gündüz, İsmet Tarhun gibi sanatçılara yer verilmiştir. 1955 yılında, İzmir Radyosu bünyesinde senfoni orkestrası kurulmuş, oluşturulan “Amatörler Saati” ile amatör ses ve saz sanatçılarına eğitim verilmiştir.
İzmir Radyosunun kuruluşunda Cüneyd Orhon’un büyük katkıları olmuştur. 1 Mayıs 1953-Temmuz 1954 tarihleri arasında görev yapan Cüneyd Orhon, İzmir Radyosu hakkında şu bilgileri vermektedir;
“İzmir’de gidince bulduğum radyoyu anlatayım. Müdürümüz Ümit Halit Demiriz’di, onun da ilk radyo müdürlüğüydü. Hayatımdaki ilklerden biridir. İzmir radyosunun ilk müzik yayınları şefi ben oldum. Müzik dairesinin de ileriki senelerde başkanı ben oldum.
İzmir Fuarının içinde ahşap baraka pavyonlar vardı o zaman. Bizimki de onlardan biri, iki katlı ahşap bir pavyon binası. Sonra ihtiyaç duyulmuş, onun yerine, müştemilat binası gibi küçük bir şey, öyle bir baraka yapılmış. Daha sonra onun yanına bir oda ilave edilmiş, kontrplaktan bir mekân. Dışarıdan otomobil geçer, klakson sesi içeridedir. Çocuklar uçurtma uçururlar, çığlıkları içeridedir. Basmane Tren İstasyonuna da yakındık, kapının civarında, bahçede. Tren geçer, tren düdükleri duyulur, tren homurtuları içinde bir yer”.
1950 yılında İzmir Fuarında yayın hayatına başlayan İzmir Radyosu, kısa süre halkın sevgisini kazanmıştır. Yaptığı kaliteli programlarla, yetiştirdiği sanatçılarla hem İzmir’in hem de Türkiye’nin kültür ve sanat hayatını etkilemiş, kısa sürede şehrin önemli sembollerinden biri hâline gelmiştir. Yokluklar içerisinde doğan ve günümüze kadar güçlenerek gelen İzmir Radyosu, “radyo kültürünün” önemli bir unsuru olup, bu kıymetli değerin genç kuşaklara aktarılması gerekmektedir. Her türlü sanatsal ürünün saniyeler içerisinde tüketildiği çağımızda, radyo kültürünün yaşatılması, gelecek nesillere “sadece ses üzerinden” yaratılan bir dünyanın penceresinden bakmalarına, geçmişi anlama ve anlamlandırmalarına imkân verecektir.