Ermeni asıllı bir Osmanlı vatandaşı olan Boğos Tatikyan (1820-?), 19. yüzyılda İzmir’in kültür ve sanat ortamına önemli katkılarda bulunmuş üretken bir ressam, litografi (taşbaskı) ustası ve matbaacıdır. Osmanlı gravür sanatının öncü isimlerinden biri olan Boğos Tatikyan’ın 1820 yılında İzmir’de dünyaya geldiği, 1840’larda resim yapmaya başladığı düşünülmekte, ölüm tarihi ile eğitimine dair herhangi bir bilgiye ulaşılamamaktadır (Kürkman, 2004, s. 76, 193). 19. yüzyıl ikinci yarısı ile 20. yüzyıl başlarında İzmir’de farklı tarihlerde basılan ticaret yıllıklarında Tatikyan Matbaası’nın adına rastlanırken, her dilde ayrım yapmaksızın basım yaptığı bilinmekte, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Tatikyan Matbaası ile ilgili çeşitli kayıtlara rastlanmaktadır (Daşçı, 2013, s.532, 534). Pamukciyan, 1868’de İzmir’de Bedros Tatikyan’ın (? – 1883) matbaasından söz ederken, Bedros’un kardeşi Hoca Boğos’un ünlü bir yağlıboya ve suluboya ressamı, aynı zamanda da bir taşbaskı ustası olduğunu belirtmekte, 1859’da İzmir’de ilk fotoğrafhaneyi açtığını ve aynı yıl litografhanesini kardeşi Bedros Tatikyan’a teslim ettiğini ileri sürmektedir (Pamukciyan, 2003, s. 312, 316).
Tatikyan matbaasında basılan yayınlar arasında, İzmir hakkında yazılmış önemli bir kaynak olan Etude sur Smyrne (C. Oikonomos – B. Slaars) de bulunmaktadır. Kitap 1868’de basıldığı sırada Tatikyan Matbaası Frenk Sokağı, Avrupa Oteli Pasajı, 4-5 numaradadır (Daşçı, 2012, s. 33). 1876 tarihli bir Yunanca ticaret yıllığında matbaa ve taşbaskı atölyeleri arasında adı geçen matbaanın adresi Eski Yunan Kulübü Pasajı’dır (Eski Rum Gazinosu Ferhanesi) (Berber, 2008, s. 40-41). 1893-1896 yılları arasında basılan Fransızca yıllıklardan da aynı adreste aynı alanlarda hizmet vermeyi sürdürdüğü anlaşılır. 20. yüzyıl başlarına kadar etkinliğini sürdüren matbaanın Cumhuriyet döneminin İzmir ile ilgili ilk ticari rehberi olan 1926 tarihli Ticarî ve İktisadî İzmir Rehberi’nde yer almadığı görülür (Yetkin, 2002, s. 125).
Boğos Tatikyan’ın ressam kimliği hakkında bilgi edindiğimiz bir diğer kaynak ise Amerikalı diplomat, yazar ve ressam Samuel Greene Wheeler Benjamin’in (1837-1914) yaşam öyküsünü ve hatıralarını anlattığı kitaptır. Benjamin, 1846 yılında İzmir’de bulunduğu sırada Tatikyan adında bir ressamdan resim dersleri, gölgelendirme ve doğadan hızlı çizim yapma gibi konularda öneriler aldığını kaydederken ressamdan şu sözlerle bahsetmektedir:
“…Ortalama bir sanatçıydı, ancak benim yaptığımdan çok daha fazlasını biliyordu ve turistlere satmak üzere sokaktaki yaşamdan aldığı resim konuları beni çekmişti. Kendisini atölyesinde ziyaret etmem ve çalışmasını görmem konusunda istekliydi. Onun detayları betimlerken gösterdiği sabırdan, sabrı ve özeni öğrendim…” (Benjamin, 1914, s. 71).
Tatikyan özellikle de kente gelen yabancı turistlere hitap eden ve İzmir’in yerel özelliklerini, yaşam biçimini aksettiren resimler yapmıştır. Bunlar, farklı mesleklerden kişiler ile İzmir’de yaşayan farklı milletlerin kıyafetlerini taşıyan tam boy figürlerden oluşmaktadır. Bunların dışında Tatikyan, Osmanlı Sultanları’nın portrelerini de renkli ve yaldızlı olarak hazırlayıp satışa sunmuştur. Ermenice bir gazete reklamından bu gravürlerin, İzmir’de Boğos’un gravürhanesinde, İstanbul’da ise Mühendisyan Hovhannes’in matbaasında satıldığı anlaşılmaktadır (Kürkman, 2004, s. 76). Kıyafet albümleri, Avrupa’da yüzyıllar boyunca Doğu ilgisine yönelik olarak ilgi görmüş, Doğu dünyasının egzotik havasını görsel kılan bu betimlemeler elçiler, varlıklı gezginler ve devlet adamları tarafından hazırlatılmış, sayısız sanatçı için de ilgi çekici bir konu yelpazesi oluşturmuştur. Tatikyan’ın gravür albümleri yurt içinde ve yurt dışında çeşitli kütüphane, müze ve özel koleksiyonlarda yer almakta, müzayedelerde işlem görmektedir. Bu albümlerden biri Victoria and Albert Museum, National Art Library’de (1852) bulunan Osmanlı Padişahları Albümü‛dür. Toronto Public Library’de ve Boston Museum of Fine Arts’da bulunan kıyafet albümleri ile Maryland’de Towson University, Albert S. Cook Library’de bulunan albüm de bunlar arasında sayılabilir. Bu albümlerden biri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda korunmaktadır. Tatikyan’a ait 29 renkli gravürü içinde barındıran cilt, II. Abdülhamid Dönemi’nde Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi’ne gönderilen fotoğraf albümleri, farklı içerikteki albümler ile yayınların cildi ile aynıdır (Daşçı, 2013, s. 540-541). Söz konusu gravürlerde, ev içindeki ve dışındaki giyim tarzları ile Rum, Ermeni, Yahudi ve Türk kadınları, din adamları, meyve satıcıları, arzuhalciler, sakalar, hamallar ve daha birçok farklı meslek grubundan figürler, yaptıkları işi tanıtacak biçimde gösterilmişlerdir.
Tatikyan’ın gravürleri için seçtiği yerel tipler arasında, Batılı gezginlerin de seyahatnamelerinde ilgiyle sözünü ettikleri hamallar dikkati çeker. Akdeniz’in en işlek ticaret limanı olan İzmir’de hamalların taşıdığı önem büyüktür. Arabaların geçemeyeceği kadar dar İzmir sokaklarında hamallara çok iş düşmekteydi (Resim 1). Tatikyan’ın ‘kahveci’ figürü ise 19. yüzyıl gezginlerinin sadece sarayda değil, halk arasında da kahve sunumunun özel bir itina ile gerçekleştirildiğine dair anlatımlarını akla getirir (Resim 2). Bir elinde kahveleri, diğer elinde ise kahveye eşlik edecek olan şeffaf cam şişesi ve kırmızı marpucu ile nargileyi taşımaktadır. Kahveler, üç fincan için közde ayrı ayrı küçük cezvelerde pişmekte, üstte ise kulplu ve tabaklı porselen fincanlar sıcak durmaktadır. Kahve, nargile ya da çubuk, sadece kahvehaneye gelen müşterilere değil, dükkânın dışına da servis edilirdi (Daşçı, 2013, s. 545).
|
|
Osmanlı toplumunda uygulanan kıyafet düzenlemelerine göre her birey, mensup olduğu cemaate ve sosyal konuma göre belirlenen kıyafetleri giymeliydi. Çoğu zaman göz ardı edilse de bu düzenlemelere göre Yahudiler için belirlenen renkler, Müslümanların renklerine göre daha koyu idi. Pamuklu kumaştan yapılan giysilerinde ve ayakkabılarında siyah ve kırmızı hâkimdi. Siyah ya da koyu renk bir hırka, beli geniş kuşakla bağlanmış bol mavi şalvar, mavi veya kırmızı sarık, yine aynı renklerde ayakkabılar, giyerlerdi (Shaw, 2008, s. 148, 203). Tatikyan’ın ‘Yahudi şekerleme satıcısı’, çizgili gömleği, mavi şalvarı, geniş kollu koyu renkli hırkası, siyah ayakkabıları ve mavi sarığı ile o dönemde Yahudiler için belirlenen kıyafet koşullarına uygun bir görünümdedir (Resim 3).
Boğos Tatikyan, hazırladığı gravürlerde yabancıların ilgisini çekecek konuları ele alırken, içinde yaşadığı çok kültürlü kenti ve halkını farkında olmadan çeşitli yönleriyle kayıt altına almış, gelecek kuşaklara armağan ettiği bu değerli tarihsel belgelerle kent belleğine önemli katkılar sağlamıştır. Tatikyan Matbaası’nın hiçbir ayırım gözetmeksizin çıkardığı yayınlar ile döneminde yarattığı çok seslilik, Tatikyan resimlerinde Müslümanı, Yahudisi, Ermenisi, kahvecisi, şekercisi, çöpçüsü ile hayat dolu bir çok renkliliğe dönüşmüştür.