İzmir’in önemli ticaret yollarını ve İpekyolu kervanlarını kente bağlayan Kervan Köprüsü, antik döneme kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen bu köprü, Meles Çayı’nın geçilmesi için inşa edilmiş ve farklı medeniyetlerin yollarının kesiştiği bir yapı olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
Kervan Köprüsü, özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda deve kervanlarının yoğun olarak kullandığı bir bağlantı noktası olmuştur. Köprü konumu itibarıyla, İzmir’e gelen malların gümrük işlemlerinin yapıldığı, kervanların ve tüccarların dinlendiği bir alan olarak ticaretin canlandığı ve çeşitli kültürlerin buluştuğu bir merkez haline gelmiştir.
Köprü, kervanların ve tüccarların yanı sıra, Doğu’yu keşfetmek isteyen Batılı gezginlerin de ilgisini çekmiştir. Kervan Köprüsü, özellikle 19. yüzyılda yapılan ziyaretler aracılığıyla hem yazılı kaynaklara konu olmuş hem de çeşitli gravürler ve kartpostallarda yerini almıştır. Yanda yer verilen resimde, bu ziyaretlerden birinde Ressam Thomas Allom’un tasvir ettiği ve William John Cooke tarafından gravürü yapılan Kervan Köprüsünü görmekteyiz.
Ünlü Amerikalı yazar Herman Melville günlüğünde Kervan Köprüsünde şu şekilde bahsetmiştir;
“Pagos Dağı’na [Kadifekale] çıktık. Geniş bir tur attık. İç kısımlara, kalenin çorak bir arazi gibi görünmesine yol açan taş parçaları saçılmış. Yine de İzmir Körfezi’nin ve şehrin mükemmel görüntüsünü sunuyor. İçinde eski viran bir cami. Bir yerine Boston ismi kazılmış. Aşağıya indik ve büyük bir tatil yeri ve aynı zamanda şehrin ülkeye açılan kapısı olan Kervan Köprüsü’ne geldik. Burada sürekli birbirini izleyen diziler halinde develer, atlar, katırlar ve eşekler geçiyor. Bazen bir at bir deve sürüsüne öncülük ediyor, bazen de bir eşek hem öncülük edip hem takip ediyor(Melville, 1989, s.68-71)."
Yüzyıllara meydan okuyan bu tarihi köprünün konumu, 19. yüzyılın ikinci yarısında ulaşım teknolojileri alanında yaşanan gelişmelerden etkilenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu topraklarındaki ilk demiryolu hatları olan İzmir-Aydın ve İzmir-Kasaba demiryolu hatlarının hizmete alınmasıyla birlikte deve kervanları ile yapılan ticaretin hacmi giderek azalmıştır. Buna bağlı olarak da Kervan Köprüsü her geçen gün önemini yitirmiştir. Her ne kadar teknolojinin ilerlemesine doğal bir sonucu olarak geleneksel işlevini kaybetmiş olsa da Kervan Köprüsü, kent kimliğinin önemli simge yapılarından biri olarak varlığını sürdürmektedir.