İçerik geliştirmek ister misiniz?

İçerik geliştirmek ister misiniz?

1731569810-limankent-slider

Liman-Kent İzmir’in Doğuşu

View Count Views : 103

İzmir, Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra yaklaşık iki yüzyıl boyunca küçük bir kıyı kasabası ve esas olarak da art alanında İstanbul’un iaşesi için üretim yapılan bir tarım bölgesiydi. 16. yüzyılın sonlarından itibaren özellikle Osmanlı-İran savaşı nedeniyle değişen ticaret yolları, İzmir’i doğu ile batı arasındaki ticaretin yapıldığı bir merkez haline getirmiş ve Levant’ın Başkenti olarak adlandırılacak kentin doğuşuna kapı aralamıştır.

İzmir’in görünümü ve Konsolos Hochepied’e verilen resepsiyon, 17. yüzyıl Rijksmuseum

17. yüzyıl itibarıyla başlayan gelişme çizgisi içerisinde limanın artan önemine bağlı olarak Sancak Kalesi’nin yapılması, kentte büyük yıkıma yol açan 1688 Depremi, ticaret hacmindeki büyümeye koşut olarak Avrupalı her milletten tüccarın İzmir’e akın etmesi ve peşi sıra bu devletlerin her birinin İzmir’de dış temsilcilikler açması, sanayileşmeyle birlikte İzmir ve art alanının gelişen Avrupa sanayisi için bir hammadde tedarik deposu haline dönüşmesi ve bununla birlikte yeni liman, gümrük binası, demiryolu, hanlar başta olmak üzere birçok kamusal ve özel altyapı yatırımının hayata geçirilmesi dönemin kısa bir özeti niteliğindedir. 

Üç yüzyıllık döneme yayılan ve asıl olarak 19. yüzyılda hız kazanan gelişmelerin neticesinde İzmir, 20. yüzyıl başlarında merkez nüfusu 200 Bini, toplam nüfusu 500 Bini aşan ve İstanbul’dan sonra İmparatorluğun ikinci büyük dış ticaret limanı olarak Doğu Akdeniz’in en büyük kentlerinden biri haline gelmiştir.

 

 

Necmi Ülker, Ticaret Limanı İzmir’in Doğuşu (1688-1740),
İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınları
Yayına ulaşmak için tıklayın.

 


 

Yeni Rıhtım İnşası

İmtiyazı alan İngiliz tüccarlar, İzmir Rıhtım Kumpanyası’nı kurmuş ve inşaat için daha önce Marsilya Limanını da inşa etmiş olan Fransız Dussaud kardeşlerin firması ile anlaşmıştır. Rıhtımın yapımı devam ederken imtiyaz el değiştirmiş ve Dussaud kardeşlere ait firma 1869 yılında imtiyazı devralmıştır. 

Sarı Kışla’dan (günümüzde Konak Meydanı olan bölge) Tuzlaburnu’na (günümüzde Alsancak Limanı olan bölge) kadar olan alanı kapsayan rıhtım inşaatı büyük ölçüde 1876 yılında tamamlanmış ve çok kısa bir süre içerisinde yükleme ve indirme işlemlerinde büyük bir verimlilik artışı elde edilmiştir. 

Rıhtım inşaatı ile İzmir, modern bir liman altyapısına kavuştuğu gibi günümüzde kente kimliğini veren ve Kordon olarak adlandırdığımız sahil şeridi ortaya çıkmıştır. Bu sahil şeridi boyunca yapılmış olan Gümrük Binası (günümüzde Konak Pier) ve Pasaport dalgakıranı kent hafızasını taşıyan önemli bir kültür mirası olarak varlığını sürdürmektedir.

 

Gümrük, Bugünkü Konak-Pier, 1880–1900 ~ Sébah & Joaillier Pasaport önü, rıhtım görünümü, 1895
Eski liman, 1885 Félix Bonfils, Rijksmuseum İzmir limanı ve rıhtım girişi, 1890 - 1895 Rijksmuseum

 

 

Sempozyum ”Geçmişten Günümüze İzmir Limanı”
İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınları

Yayına ulaşmak için tıklayın.

 

 


 

 

İzmir’i Kurtaran Proje:
Gediz Nehrinin Yatağının Değiştirilmesi

Bir liman-kent için en büyük tehlike, yakınındaki bir nehrin taşıdığı alüvyonların denizi doldurması ve zaman içerisinde limanın kullanılamaz hale gelmesidir. Tarih boyunca birçok liman-kent bu sebepten ötürü limanını kaybetmiş ve tarih sahnesinden silinmiştir. İlimiz sınırları içerisinde yer alan Efes ile Bergama antik kentlerinin tarih sahnesinden silinmelerinin sebebi de alüvyonların denizi doldurması ve kent ile denizin bağlantısını koparıp limanı işlevsiz hale getirmesidir. Modern zamanlarda İzmir de benzer bir tehlike ile karşı karşıya kalmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, Gediz Nehri’nin getirdiği alüvyonlar ile zaman zaman yaşanan taşkınlar gemilerin İzmir Limanına girişini etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Dönemin kaynakları incelediğinde, yereldeki kamu görevlileri ile yabancı devlet temsilcilerinin tehlikeye dikkat çeken çok sayıda rapor hazırladığı görülmektedir.

İzmir Körfezinin küçük bir göle dönüşme, limanın da ortadan kalkması gibi İzmir merkezli ticareti derinden etkileyecek sonuçlar üretme potansiyeline sahip bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla Gediz Nehri’nin yatağının değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu kapsamda, 1885 yılında başlayan çalışmalar 1886 yılında tamamlanmış ve Gediz Nehri’nin yatağı, daha kuzeyden dökülmesini sağlayacak şekilde değiştirilmiştir. Böylece, tarihteki örnekleri dikkate aldığımızda, İzmir limanı buna bağlı olarak da İzmir’in kurtarılmış olduğunu söylemek abartılı bir ifade olmayacaktır.

 

İzmir Körfezi’ne dökülen Gediz Nehri,  Karl von Scherzer, 1873 Heinrich Kiepert haritasının yatağı değiştirilen Gediz Nehrini gösteren kesiti, 1890

 

 

Author: Dr. Mehmet Yavuz

Tags

Hafıza
Liman
Ticaret